15 Mart 2014 Cumartesi

EMPRESYONİZM (İzlenimcilik)
    Zamanın akademik resim geleneğini protesto etmek amacıyla 1874 yılında Fransa’da doğan bir akımdır ve en çok resim dalını etkilemektedir.  Claude  Monet’nin istemeden , öncüsü olduğu akıma verilmesine yol açtığı bu ad, natüralist Batı sanatında yeni bir ‘’görüş’’ü dile getiriyordu. Alışılagelmiş natüralizm, ton ayrılıklarının oluşturduğu renk lekelerine dönüşmüştü.: deniz, gök, gemi direkleri, kayıklar vb. her şey silik izleniml
MONET-Le Havre Limanından Bir Görünüm

er olarak beliriyordu MONET’nin bu resminde(Le havre Limanından bir Görünüm.).
     Bu akım doğadaki unsurların kişinin içinde oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler. Doğayı objektif bir gerçek değil, kendiliğinden yarattığı izlenimi resme ( veya edebi esere) yansıtır. İzlenimcilere göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceyi esas almalı, gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu ön plana çıkarmalı. Empresyonistleri, Barok sanatçılarından da Romantiklerden de ayıran özellik buydu nesnelerin izlenimlerini vermek istiyordu; belleğimize yerleşmiş olan kalıplardan olduğu kadar, bunların bizde uyandırdığı duygulardan da arınmış salt izlenimleri.
MONET-Saman Yığını
    Kandinsky, Monet’nin ‘Saman yığının’nı gördüğünde üzerinde bıraktığı etkiyi şöyle anlatır. ‘Resme yapılan şeyin saman yığını olduğunu katalogdan öğrendim. Ne olduğunu anlayamamış ve bundan tedirginlik duymuştum. Fakat şaşkınlık içinde, onun beni sarmakla kalmayıp, bir daha silinmeyecek gibi belleğimde yerettiğini ve her  an bütün ayrıntılarıyla birden  bire gözlerimin önünde canlandığını gördüm. Paletin o zaman kadar bana gizli kalan gücünü anlamıştım.  Resimden ayrılmaz bir öğe olduğuna inanılan konunun artık bir önemi kalmamıştı benim için.’
    Doğadan kopan XX. Yüzyıl ressamlarının, Empresyonizm yoluyla soyutlamaya gittiklerini kanıtlayan bu sözler, bir sonraki dönemin Empresyonistler hakkındaki bir yorumuydu. Empresyonistlerin, duyfu, istek  ve kavramlardan sıyrılarak yarattıkları salt duygular dünyası, tabiki soyutlanmış ‘seyirlik’ bir dünyaydı ve bu bakımdan böyle bir yoruma çok elverişliydi. Fakat Empresyonistler hiçte doğadan uzaklaşmış duymuyorlardı kendilerini. Tersine, ışığı kendi başına bir konu olarak alıp, herşeyi ışık görüntüsü olarak göstermekle Rönesans’tan bu yana adım adım keşfedilen doğanın, üzerinde durulmamış bir yanını buladuklarına inanıyorlardı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder