EMPRESYONİZM
(İzlenimcilik)
Zamanın akademik resim geleneğini protesto
etmek amacıyla 1874 yılında Fransa’da doğan bir akımdır ve en çok resim dalını
etkilemektedir. Claude Monet’nin istemeden , öncüsü olduğu akıma
verilmesine yol açtığı bu ad, natüralist Batı sanatında yeni bir ‘’görüş’’ü
dile getiriyordu. Alışılagelmiş natüralizm, ton ayrılıklarının oluşturduğu renk
lekelerine dönüşmüştü.: deniz, gök, gemi direkleri, kayıklar vb. her şey silik
izleniml
er olarak beliriyordu MONET’nin bu resminde(Le havre Limanından bir
Görünüm.).
MONET-Le Havre Limanından Bir Görünüm |
Bu akım doğadaki unsurların kişinin içinde
oluşturduğu izlenimleri, duygusal izleri yansıtmayı hedefler. Doğayı objektif
bir gerçek değil, kendiliğinden yarattığı izlenimi resme ( veya edebi esere)
yansıtır. İzlenimcilere göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil,
gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceyi esas almalı,
gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu ön plana
çıkarmalı. Empresyonistleri, Barok sanatçılarından da Romantiklerden de ayıran
özellik buydu nesnelerin izlenimlerini vermek istiyordu; belleğimize yerleşmiş
olan kalıplardan olduğu kadar, bunların bizde uyandırdığı duygulardan da
arınmış salt izlenimleri.
MONET-Saman Yığını |
Kandinsky, Monet’nin ‘Saman yığının’nı
gördüğünde üzerinde bıraktığı etkiyi şöyle anlatır. ‘Resme yapılan şeyin saman
yığını olduğunu katalogdan öğrendim. Ne olduğunu anlayamamış ve bundan
tedirginlik duymuştum. Fakat şaşkınlık içinde, onun beni sarmakla kalmayıp, bir
daha silinmeyecek gibi belleğimde yerettiğini ve her an bütün ayrıntılarıyla birden bire gözlerimin önünde canlandığını gördüm.
Paletin o zaman kadar bana gizli kalan gücünü anlamıştım. Resimden ayrılmaz bir öğe olduğuna inanılan
konunun artık bir önemi kalmamıştı benim için.’
Doğadan kopan XX. Yüzyıl ressamlarının,
Empresyonizm yoluyla soyutlamaya gittiklerini kanıtlayan bu sözler, bir sonraki
dönemin Empresyonistler hakkındaki bir yorumuydu. Empresyonistlerin, duyfu,
istek ve kavramlardan sıyrılarak
yarattıkları salt duygular dünyası, tabiki soyutlanmış ‘seyirlik’ bir dünyaydı
ve bu bakımdan böyle bir yoruma çok elverişliydi. Fakat Empresyonistler hiçte
doğadan uzaklaşmış duymuyorlardı kendilerini. Tersine, ışığı kendi başına bir
konu olarak alıp, herşeyi ışık görüntüsü olarak göstermekle Rönesans’tan bu
yana adım adım keşfedilen doğanın, üzerinde durulmamış bir yanını buladuklarına
inanıyorlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder